GURME veya GASTRONOMLAR
ÖRNEK KİŞİLER VE İDEAL MODELLER
Klasik gourmet
JEAN ANTHELME BRILLAT-SAVARIN
1755-1826
1825 yılında yazmış olduğu, " la physiologie du
gout" ve üst mutfağın yemekleri onun adını taşır. Masada yemek yeme
sanatını asil yapmak için bilimselliği taşıyan da odur.
Her idealist gibi onun tenkit edileçek noktaları da
bulunmaktadır. Birçok kişiye göre yaşamının son zamanlarında yazdığı eserinde
yeteri kadar tecrübelerini anlatmamıştır. Bazılarına göre ise, pratik
gastronomiyle ilgilenmeyen, şişman, yönetici sıfatında, yemek yemesini seven ve
mutfağa inip bildiklerini pratiğe geçirmemesini kabul edemezler. Bazılarına
göre ise, yıllıklara geçeçek bir yemek yapmaması, zamanın modasına uymaması,
dünya adamı olmaması ve salonlara nadiren uğramasından dolayı tenkit
edilmektedir. Herekesin özendiği, minumum emekle, maksimum sonuçları yazmış
olduğu kitabın sayısız baskılarında görülmektedir.
Gastronomide, Brillat-Savarin bir klasik olarak
sınıflandırılır. Bu duygusal yapısında, subjektifliği, objektifliğine göre öne
çıkaran bir ideal karizmadır. Belley'de doğmuş ve ilk çıraklığına burada
başlamıştır. Coğrafik olarak Ain ve Rodan nehirleri
arasındaki Borgogna'da eğitimini tamamlamıştır. Doğuda Savoya'dan gelenler, kedi sırtını andıran Mont du Chat dağını bir
tünelle aşıp " Douce France"
topraklarına girerler. Bu bölgede, tepelik ve ormanlarıyla BUGEY, tarla ve meralarıyla BRESSE,
su havzası olan DOMBES'te kurbağa,
ördek, bıldırcın ve çulluklarıyla ve doğudan ise GIURA'da tatlı su karidesleri, sığır eti süt ve bal bol bulunur.
Burası Alplerden gelen şiddetli rüzgarları keser ve BEAUJOLAİS bölgesine
geçişini kontrol eder. BUGEY, keklik,
starna, tavşan, ve dağ keçileriyle, VIRIEU'um
beyaz şarapları ve truff mantarı kokusuyla, FOURAN'da
Alabalıklar pembe, tatlı su alası fildişi renginde olması yanında tatlı su
balıklarıyla, BRESSE demek genç horoz
ve tavukları, BEAUJOLAIS ise bitmeyen
bir kırmızı şarap deposudur. Bu bölge Fransanın en ünlü ve en iyi gıdalarının
bulunduğu yerdir.
BELLEY'in başkenti aynı adla anılan Belley'dir. Lion ile Bourg-en-Bresse şehirlerinin tam ortasındadır. 240 m. rakımda,
deniz kıyısında ve AIN bölgesine bağlıdır. Ortaçağda inşa edilmiş Saint Jean
katedralı şehrin ortasında yer almaktadır. Katedralin yanında Vescovonun ve
papazların kaldığı bölüm vardı. Merdivenli girişi ve eski rejimin meşhur
mimarlarından Soufflot tarafından tasarlanmış bir cephesi vardı. Aynı zamanda
önemli bir askeri sipahi kışlası bulunmaktadır.
1825 te Brillat Savarin hala bu bölgede ölmüş at sipahileri ve papazların
tekrar canlandığına inanmaktadır (ağlamaktadır). Bunlar hiç tartışmasız,
genizlerinin aromaları almak için açık, dudakları birleşik, şaklayan dilleriyle
ve yemeklerine gösterdikleri ilgiyle birer gurmedirler. Bu iki gurup yemekte
farklı üslupları vardır. Sipahiler, askeri bir disiplin hissedilirken,
ağızlarına lokmaları latifeyle götürürler, yavaş çiğnerler ve etrafa aheste aheste göz
atarlarken dik durmayı ihmal etmezler. Lakin papazlar ise tamamen tersine,
tabağa daha yakın olmak için eğik, elleri bir kedinin ateşten kestane almak
için attığı pençe darbelerini andırır şekilde yemek yerler. Yüzleri gergin,
bakışları hüzünlü oluşlarını yazmak yerine hissetmek daha kolay olur.
Aile geleneklerine göre burjuva alışkanlıkları içinde
bir aristokrattır. Grand Rue No:6 da,1 Nisan 1755'te hukukcu bir ailede doğar.
Sekiz kardeşin en büyüğüdür. Evleri her katta dört tane büyükçe ve yola bakan
pencereleri, avluya bakan büyük bir kapısı vardır. Yanlarında bulunan diğer
evlerden fazla bir farkı yoktur. Annesi Christian, onun ilk hocasıdır.Zengin
bir mutfak anlayışı, öğünlerde dikkatli ve masa adabı ve görgü içinde zamanla bir gurme yetişir.
Kendisi Dijon'da hukuk okur ve Belley'de sivil hakim olarak yetişirken, onun
gurme olarak yetişmesine engel olmadığı gibi katkısıda olur.
Bekar, hali vakti yerinde, güzel görünümlü, av
merakından sipahiliğine ilgili ve müzikle uğraşmaktadır. Zamanının modası olan
ilimle uğraşmakta ve salonların genç hanımlarıyla ilgilenmiş fakat kimseden
etkilenmemiştir. Her şeye kolaylıkla sahip olabilirken ince bir tat, takdir
eden, iyi bir yemek masasından mutluluk alan bir kişidir.
En çok mutlulukları, doğanın bize verdiği beş duyunun
iletişimiyle aldığı tyatlarla yaşar. Öncelikle; ölçülü şekilde yemek yenildiği
zaman, arkasında hiç bir yorgunluk bırakmaz. İkinci olarak; her sınıf, her
kişi, her yaş ve her zaman ayırımı yapmadan mutlu yaşamak mümkündür. Üçüncü
olarak; günde bir defa yapsak bile, 2 veya 3 defa tekrarlaya-biliriz. Dördüncü
olarak; diğer bütün zevklerle(sanatsal) uyum içinde ve hatta onların
eksikliğinde bizleri sakinleştirir(kısmen olsa da bir doyum sağlar). Beşinci
olarak; verdiği tatminler uzun süreli olamakta ve bizim arzularımıza bağlı
kalmaktadır. Altıncı olarak; yemek yerken bizi tanımlanamayan iyi bir hal
sarar. Bütün bu özellikler, yaşam için gerekli enerjiyi yeniler ve hayatımızı
uzatmak için içgüdümüzün bilincinden doğar.
Fransada ihtilalin başladığında Brillatt Savarin dört
yaşındadır. Bugey'in üçüncü ülkesinin temsilcisi olarak seçilir ve Milli Kurul
için Parise gönderilir. Daima ülkesini seven biriydi. Civitteria-Gastronomia üstünde durur ve onurla beyan eder. Bu iki
büyük keşfin sınırlarının ötesinde ki bir sosyal kişiliğiyle, bizim
ihtiyaçlarımızın en ağırlarını öder. Bunlar Fransız menşeylidir. İhtilal prensiplerine
fazla kıymet vermez ve masada kardeşliği, zevklerde eşitliği, yiyeçek
seçimlerinde özgürlüğüe inanırdı . İnsanlar iyi doğarlar... Filozof
Roussoniana'nın dediği " İyi şeyler, iyi insanlar içindir, eğer onların
kötüler için Allah tarafından yapıldığını düşünmek abestir.".
Kralın düşürülmesinden sonra Jakobinlerin başa
çıkmasıyla, kendi bölgesinde Belediye Başkanı seçilen bu ustayı giyotin bekler.
Moderismle suçlanır. Bundan, yurt dışına kaçarak kurtulur. Karısını kaçmaya
ikna etmek için çalışır ve karısı " Senin gibi şehrini seven insan,
ülkesine ihanet edemez." der. İlk olarak Almanya'daki Colonia kentine sığınmadan önce, son defa olarak
Fransada, Giura Natio Lokantasında
yemek yemeyi ihmal etmez. Ne lezzetli
yemeklerdi.. Detaylarını kenara bırakarak muhteşem olarak hazırlanmış bir
" Fricassea di pollo (piliç Güveçi)"ni
ancak bu bölgeye yaraşır şekilde yapılmış ve bolca truff mantarıyla
doldurulması Titone'nin kaybettiği gençlik enerjisini kazanırdı. Bir onur
belgesini hakkettiler" der.
Üç yıl kaldığı yabancı topraklarda ülkesinde
yedikleriyle mukayese edebileçek hiç bir yiyeçek bulamaz. Colonia'dan İsviçreye
ve oradan Amerikaya geçer. Hartford-Connecticut ve NewyorktaJohn Street
Theater'de violin çalar, Fransızca dersler verir ve Newyorklu hanımlara ve
aşçılara Hindi kızartması, Welsh Rarebit ve peynirli yumurta yapmasını öğretir.
Burada Corned beef, Kaz kızartması ve Punch'la tanışır.1796 da Fransaya
girmesine izin verilir. O hislerini kısmende olsa kaybetmiş ve kararsızdır.
1797 yılında, Pariste Adalet Bakanlığında önemli bir görev alır. Belley ve
Amerikadan sonra burada gastronomik sentezlerini irdeler.
Brillatt Savarin rue Richelieu'de yerleşir. Burası
gayet iyi köy ekmeği yapan Limet'in fırınına fazla uzak değildir. Beyaz ekmek
lükstü, ama bu ekmekteki lezzete ve hafifliğe eşitlenemez. Fırından biraz
gittikten sonra Lecornia Mağazasına varılırdı. Sahibi Madame Chevet'ti.
Francais Theatre'ye yakın ve Palais Royal çevresindeki restoranlardan Antonie
de beauvillers ( Provenza kontunun eski baş uşağı)nı tercih ederdi.
Beauvillerste ilk defa bir yemek salonu,
şık, iyi garsonları, iyi bir şarap kantini ve birinci sınıf olan bir mutfağa
haizdi.
Yeni toplum içinde restaurant bir yeniliktir. Kilise
ve asil insanlar şato ve saraylarda yemek yerlerdi ama burjuva ise
restorantların ününden dolayı evlerinden çıkarlar ve yeni hayatı yaşamak
isterler. Belley'de çeşitlerin bolluğu gurmelerin hareketli olmalarını
gerektiriyordu. Menüleri çepteki paranın hesabını yapmadan, kolayca okunarak,
güç ve arzu ile midenin az ve çok iştahlı olması, restorantlarda arzu edilen
zaman yemek yenebilmesi, Brillat Savarin için bir avantajdı.
"Laissez-faire, Laissez-Aller" prensipleri risk taşımasına rağmen
Brillat Savarin; çok kişi kendini bu güzel fırsata kaptırmakta ve onları çeken
o hazır ve güzel yemekler sonunda imkanlarının üzerinde bir masraf faturası
çıkmaktadır. Midesi zayıf olanlar, aşırı masraflı olmak yanında sindirim
zorluklarını da çekmek zorunda kalırlardı." Burjuvanın iflas etmesi için
değişik şeyler sunulmakta, kadınlar vasıtasıyla yapılan fırsat
değerlendirmeleri, büyük couffe vasıtasıyla, patlayıncaya kadar yemek yeme
fırsatları yaratmaları, Brillat Savarin'den önce ancak kontlar
yapabilirdi.
Burjuvanın o zaman önde
olan güçleriyle, sipahi ve papazları geçerek ağız tadlarına yönelmiş
gibiydiler. Aynı zamanda; burjuva
kendisinden en iyisini verdi. Ustaya, her yönden aristokrasinin verdiğinden
fazla vererek, sosyal yapının kuvvetlenmesi
için gastronomi kültürünün gelişmesi gerektiği yönünde bir görev verilir.
Birşeyler buna karşı geliyordu. Herşeyden önce
insanın yapısı, genelde ağzına kadar dolu olan bardakları boşaltmada, sınıfı
yükselen insanların karekteri, zoraki ve uzun perhizlerden sonra karnı
patlayıncaya kadar yemektedirler. Burada insanlara ve özelliklede burjuva
sınıfına yemek yemesini öğreteçek bir gastronom gerektiğiydi . Doğru olarak
nasıl yemesini, karın doyurma ile beslenme arasındaki farkın anlatılması,
masadaki zevklerin tadımı, iyi tad alımcı olmak, kişisel özellikleri, sosyal
düzeni ve yetiştirilmesi gibi konularla ilgilenir..
Gastronomi şöyle der. " Hayvanlarda yemek yemek,
bizlerdeki gibidir. İştahı geldiği zaman onun tatmini gerekmektedir. Yemek yeme
zevki yalnız insanlara özgüdür. Onda ödün; ayırma ve seçme kapasitesidir. Gurme
olmak demek, tadla ilgili, zevklerle ilgili, bilgili ve duygusal olarak
ilgilenmektir. Fazlalıklar kabul edilmez, iter. Her kimse aşırı şekilde yerse
veya sarhoş oluncaya kadar içerse, kendi adının gurmelikten silinme riskiyle
karşı karşıya kalır. Her hangi bir yönünden incelenirse, bu özellikler devamlı
takdir ve destek ister. Fiziki yönden kişinin sindirim sistemi sağlıklı
çalışması ise onun bir sonucudur. Moral yönünden, tanrının emirlerine şartsız
uymak ki, yaşamak için yememizi, iştah duygularımızı kapatmak ve onu zevkle
ödüllendirmektedir.
Gastronominin şartları; insanların tarafından
anlaşılmazlığını ve zamana karşı değişimini, Napoleone Bonaparte ihtilal ağacının yabani filizlerini kesmesini
bildi fakat fransızların keyifle
meyvelerini de yedirmedi. İnsanları bir tavuk kızartması gibi kullanırdı. Bir
seferinde yemek masasında geleçek diye yirmi üç kere gereği kadar pişirilerek
hazırlanan yemeğin ancak yirmi üçüncü pişirilişinde gelerek, ne yediğinin
farkına varmadan, önüne konan tavuk kızartmasını midesine indirir. Brillat
Savarin Napeleone Bonapoarte'yi
" ilgisiz, argo, yükselcil, şiddetli, hırslı ve daha bir çoğu.." gibi
tanımlar. Bir şeyi yaparken iki işi yapmak ister. Ava çıkınca ne avladığı
önemli değildi, yalnız yemek içindir. Dolayısıyla midesini hiç hesaplamaz.
Napeleone Bonapoarte'nin tavırlarından herkes bıkar ve listelerinden silerler.
Ondan sonra gizlide olsa bir restorancılığın son dönemi yaşanır. Ne kadar ev mutfağı ve halka açık yeme
yerlerinde, vücutlarını ve ruhlarını restore etmeye çalkışırlar.Brillat
Savarin, Napeleone Bonapoarte devrinin son döneminde yeni, dengeli beslenme ve
toplumsal ve damak zevklerinin takdir edilmesini faisan a' la belle-Alliance ile bağlar. Bu onun gibi paltonik
gurmenin bize bıraktığı ender reçetelerden biridir. Pahalı ve dolgusunu
kemiksiz bekace eti ile trüf mantarları oluşturmaktadır. Bu daha yeni yıkılmış
bir krallık döneminin muhteşem masalarında sunulan yemekleri andırırken,
burjuva ise bunu tekrarlar ve yeniler.
O Belle kelimesindeki
anlamı, hazreti kelimesindekinden daha önemli bulur. İşini iyi bilen tadım
jürisini, Adalet Bakanlığının üst düzey yöneticileri, hakimler oluştururken,
ofisteki keyifsiz anları sofra zevkleriyle unutmak istemeleri ve pratik ve
teorik bilgileri doğrultusunda karar verirlerdi. Jüri danışma faslında ,
genizlerinde koku ve aromalarını hissederler, yüzleri sakince güler ve
ağızlarındaki tadlardan mest olurlar.
Jüri kararını verir, "Mükkemmel'dir. Onaylamak ve onurlandırmak için bütün
başlar eğilir.
Üstad, günlük yaşamında erkeklerle birlikte yediği
lezzetli yemeklerin iyileştirici ve sakinleştirici etkisini ilk olarak
gözlemledi. Damağın tadlanması ve hemen sonra kalplerin dolmasıyla "
Herkesin yüzleri arzularla parlayan tatminliğin güzel duyguları, hoş arzuların
sağladığı sükunet ve barış " ve sonunda tatlı muhabbetiyle çoşuyordu.
Hanımların eşliğinde yediği yemeklerden az bahsetmesine rağmen, onlarla olan
ilişkilerini koparmaz. Madame Julie Reclamair'le platonik bir gastronomi
ilişkisi vardı. Onun hakkında Brillat
Savarin ideal bir tanım yapar. Güzel bir bayanın serviste sunduğukları
zevkleri başka bir şey veremez. Hızla acılan peçetenin, küçük ellerinin birini
masayı okşarcasına koyuşu ve diğeriyle şıkça kesmiş olduğu lokmaları zarafetle
ağzına getirir veya pernice'yi zerafetli kemirir, gözleri parlar, dudakları
kırmızı koralı andırır, tatlı küçük hareketleriyle ve o tatlı muhabbetiyle...
Hanımların o hiç bir şey kaybetmeyen zerafetlerinden beyler, hiç bir zaman
vazgeçemezler. Böyle donanmış masalarda hanımlar, basitce dayanılmaz olmaktadırlar.
İyi masada kendisi ve
diğerlerinin etkilenmesini gözlemleyerek kaydediyordu. En son anısında, bu
müzmin bekar yalnız, pacioso ve
mutfakta bir narcisttir.
Parise geldiği zaman, geldiği toprakları unutmamış ve
burada da kök salmaya özenmemiştir. Kendisi edindiği tecrübe ve izlenimlerini
sistemize etmek, edindiği bilgileri yerleştirmek ve aldığı zevkleri
yoğunlaştırmak başlıca prensiplerinden biriydi. Brillat Savarin böyle gastronom olmuştur. XVIII yy. doğar ve büyür.
"Homme de lettres olmaya yatkındır. XIX yy.'ın ilk başlarında
bilimsellik isterdi. Burjuvanın diğer insanlarıla olan ilişkileriyle, onların
kişisel mutluluklarını paylaşırdı. Gurmeler üzerine, iyi yemeklere ve iyi
gıdalardan edindiği izlenimlerini kağıt üzerine dökmeye başlar. Kimya, fizik ve tabiblik bilgilerine göre
değerlendirme yaparak, eğlenceli hikayeler ve öz sözleriyle lezzeti artırmış ve
hedefinden şaşmamıştır. Temel prensibi " Herşeyden önce gastronominin
temel teorilerini oturtmak, bilimle olan ilişkilerini saptamaktı." dır.
Kim böyle yükseklere göz dikerse, o noktaya varmak
içinde o kadar da fazla zamanı gerekliydi. Onun ise bol zamanı vardı.
Araştırır, notlarını tutar, formülize eder, karşılaştırır ve iyiliştirmesini
uzun zamanda düşünerek yapardı. Hukukcu, hızlı ve kararlarından emin fakat
gurme olarak yavaş hareket etmekteydi.
Bu alanda edindiği bilgi ve tecrübelerine bağlıydı ve güzel tecrübeler
öyle sıkça olmuyordu. Hazırlamış olduğu notları basmaya karar verince yetmiş
yaşındaydı. Eseri ise " Physiologie du Gout au Meditation de
gastronomie trascendente." dır.
Brillat Savarinin eseri olan yemekler; Pot-au-feu,
etsuyu, trüff mantarlı tavuk ve kanatlı hayvanlar, şeker, kahve, cikulata,
omlet, acı baharatlar yatağında buharda pişmiş kalkan balığı, kızartma
teorisiyle ilgilenmiştir.
1825 yılında bu eseri anonimolarak basılır. Buda son
hedeflerine varamadığını ve basmasının iyi olaçağına inançında olduğudur.
Ömrünün az kaldığını hissettiğinden de olabilir ve bir yıl sonra da ölür. 2
Şubat 1826 gününde devleti temsilen katıldığı, XVI. Luigi'nin giyotinlenmesi
üzerine düzenlenen ayinde soğuk alır ve iyileşemeyerek ölür. Cenazesi hüzünle
doluydu ve rakibi gastronom Grimod de la Reyniere," Keşke
sindirimsizlikten ölseydi " der.
son 15.5.97
İlk Gastronomi Kritiği
BALTHAZAR GRIMOD DE LA REYNIERE
1759-1837
Parisin günlük gazetelerinden Le Monde her cumartesi
"Plaisirs de la table" adı altında restorant ve gastronomi yorumları
yapmakta ve Robert Courtine imzasını
taşımaktadır. Paris Gastronomisi hakkında yetkili bir kişidir. Grand Vefour Restorantının aşçıbaşı Raymond Olivier şöyle tanımlar. "
Tartışmasız bir üstad, kıritiklerinde sert ve kararlarında ise ekşi-tatlı sosa
benzer."
Robert Courtein
" La Reyniere" takma adıyla yazmakla iyi bir motivi vardı. Balthazar Grimode de la Reyniere mutfak sanatının kıritiğini, edebiyat
disiplini içinde yapan ilk kişidir. İlk defa yemek yemeyi, bir sanat kritiği
içinde yapmasından dolayı restorantlar ve yemek sanatkarları tarafından
desteklenmiştir. Racine'den çok Molieri andıran stili, bu konuda yazanlar
tarafından klasik bir örnek olarak alınmıştır. Neşeli, şakacı, karmaşık, hassas
ve ekstremum limitleri zorlayan ve daha da ötesi... özellikleri taşır. Balthazar Grimode de la Reyniere ilk
gastronomi yazarı olarak kabul etsekte, ilk gastronomik edebiyatcı olarak
tanımlamak daha doğru olur. Onun temel
eserleri; Almanach des Gourmands
(1803-1812), Manuels des Amphytrions (1088) ve Physioligie du Gout'tur. Bir el kitabı şeklinde ve okudukça okunan
kitaplardır. la Reyniere masada değişikliklere müsade ederken, onları standart
bir şekle getirmeye çalışmasına karşılık,
boş vakitlerinin çok olmasından, zevklerini kendine has bir stile ve
disipline kavuşturmuştur.
Maliyeye işler yapan bir mütahitin oğlu olan Balthazar Grimode de la Reyniere,
20 Kasım 1759 yılında zengin bir ailede
dünyaya gelir. O zaman mütahitler, Fransada en iyi para kazanan kişilerdir.
Vergilerin tahsilatını yapmakta ve kraliyete verdikleri, aldıklarından daha az
olmaktadır. Harçanaçak para çok olduğundan, mutfağa harçanan kısmıda fazlaydı.
Büyük bir yemek yiyici olan dedesi, kaz ciğeri ezmesinden mide fesatına
uğrayarak ölmüştür. Babası oğlunu bir gurme olarak yetiştirmek için yoğun
eğitimler vermek için çalıştıkça, zararı kendisine dokunmuştur. Bir seyahatinde,
Monsieur
Reyniere bir köy otelinde kalır. Kendisine
yiyeçek bir şeyler verilmesini istediği zaman olumsuz cevap alması ve karnının
gurultularını dindirmek için mutfakta gezinir. Şişte pişen yedi adet hindiyi
gördüğü zaman, otelcinin şişleri veremeyeçeğini çünkü onların sipariş üzerine
Paristen gelen bir bey için yapıldığını söyler.
Yedisininde onun için mi olduğunda ise aldığı cevap, evet beyefendidir.
Cesaretle bunu sipariş eden beyi arar ve karşısında onsekiz yaşındaki oğlu
Balthazarı bulur. Yedi hindiyi niçin istediğini sorar. " Sayın baba , hindinin en lezzetli lokmasının iki
yastıktan oluşan ve coccige üzerinde olan papaz lokmalarını bir çok kereler
arkadaşlarından duydum. Bunun için yedi hindi pişirtip tam ondört tane yemek
istedim." diyerek belirtir.
Anne ve baba Balthazari, ellerinin deforme olarak
doğması ve büyüyünce de kamburluğu ortaya çıkmasıyla, gösterilen ilgiden iç
duyguları körelir. Bu fiziksel bozukluk, ailenin sıkı kurallarına , aldığı
eğitime , peruğa , içinde çubuklu hanım büstlerine ve eski rejimin sosyal düzenine karşıydı. Bu
karşı tavırları, kralın soytarısı gibi kolayca söyleyişi, yaşadığı feudel halk
yapısında ki bir toplumda yaşamasına rağmen , yaptığı şakaların ciddi taraflarını göz ardı
etmekteydi.
1 Şubat 1783 te Reyniere Champy Elysees'te yemek davetinde " Tout
Paris " bütün paris gülmekten kırılır. Davetiyeler bir ölüm haberi iletir
şeklinde, yemek salonu, bir morga yaraşır şekilde döşenmiş ve masanın ortasında
bir tabut yer almaktadır. Yemekte yirmiiki misafir, dokuz çeşit yemek ve birliktelik üzerine iki konuşma yapıldı.
kendisini, Yağ ve domuz etine bağlayarak toplumun koruyucusu olarak ilan
etti. Savunduğu , " Adalet ve yemek
karşısında her kimse eşit haklara sahip ve kurallara uymalıdır. Yemek hepimizi
eşit kılar. " Onun için bu baş prensipti.
Tam zamanında yaptığı demokratik eğilimli beyanı,
1786 yılında avukatlar odasından uzaklaştırılması, eski rejimin devamını
istemesinden dolayıdır. Böylece Fransiz İhtilalinden zararsız olarak
kurtululmasını sağlar. Robespierre
"Terör, fakirlik zamanında kaybettiklerininin acısını cıkarırçasına
bir yamyamdı." der.
Cambacérés,
ihtilalden önce maliye danışmanlığı yapan, ihtilalde ceza mahkemeleri
başkanlığı ve halk sağlığını koruma komitesi başkanlığını yapar. Napoleon'un
ikinci danışmanı ve İmparatorluğun baş katibidir. Cambacérés mantar gibi büyüyen yeni toplumdan, hiçten var olan
insanlardan biridir. Yeni ve güzel zevkleri tatmak için bu alana kendini atar.
" İyi bir masa olmazsa, iyi bir devlet olmaz." der. Yeni patron ve
politikacılarla, yemek masasında en etkili şekilde tartışırdı. Napoleon yabancı politikacılarla görüşmekten
vakit bulup gelemezdi. La Reyniere, Cambacérés'in masasındaki yemek geleneklerine hayran olurdu. İhtilalin
keşfettiği restorantları takdir ederdi. Restoranlarda, eski beylerin
aşçılarının daha geniş bir halk kitlesine hizmet vermeleri ve insanı bir
parmakta oynatırcasına göklere çıkartırlardı. Teorik demokratiklik, insanların
tatminlikle doldurmakta ve asilliğe pratik yapanlari şüphelendirmektedir.
Ağzında uçan güvercinleri nasıl tadacaklarını bilememektedirler. Aşcılar ağız
tadını bilen insanlara servis yaparken, sanaatlarını kenara
bırakmamışlardır. Toplumun
demokratikleşmesiyle ağız tadını bilenlerin eşitlenmesi ve gastronominin tek
bir seviyede düzenlenmesi tehlikesi oluşmaktadır. La Reyniere bu tehlikeye karşı direnir. Mütahitin oğlu,
geçiş rejimin tatlı hayatını bizzat yaşamış ve şimdi halkın müdafa avukatı
olarak bütün güçüyle masadaki zevklerin, zevklerin yayılmasını ve halkın genel
sağlığının iyileşmesi için bütün gücüyle savunur. Böylece kendine meşgul
olaçağı bir iş buldu ve gastronomi tarihinde kendine bir yer edindi.
La Reyniere, sistematik olarak gıda
maddelerini ve yiyeçekleri değerlendirmiş ve bunu aşçıları yönlendirmiş ve tüketicileri
teşvik etmiştir. Bu amaçla bir jüri " Jurry degustateur"
oluşturmuştur. Haftada bir toplanmakta ve birinci sınıf tad bilirlerden
oluşmaktaydı. Verilen kararlar doğru olarak verilmekte ve reklam hedefliydi.
Gıda maddeleri satanlar ve restoran sahipleri bu jüriye en iyilerini
sunmaktadırlar. Jüri bunlar karşısında sert kararlar verip, kayıtlar düşerler.
Parisin en seçkin restoranı Rocher de
Cancale, rue Montorgueil'de balık
yemekleri ve isteridyeleriyle meşhurdur.
Burada 28 Kasım 1809 tarihinde
verilen gala yemeğindeki menüsünde ; Dört çeşit çorba, Karides çorbası, bademli
ve sütlü prenses çorbası , kuşkonmazlı sebze çorbası ve julienli tavuk suyu
çorbasıdır. İştah açıcı olarak Luccio a la chambord, türüf mantarlı hindi,
kalkan balığı, madera şaraplı dana kuyruğu ile başlar ve oniki adet antre
ise, keklik aspığı, karışık sebzeler,
trüff mantarlı tavuk gögsü,pembe keklik fümesi, çil tavuğu gögsü, Poulard pane,
marullu tavuk kanadı, karidesli tereyağıyla körpe horoz kızartması, tavşan
bonfilesi, maliyeci usulu Voul au vent, İspanyol usulu somon filetosu panesi,
trüff mantarlı fileminyonu içerirdi. Bu mühteşem giriş yemeklerinden sonra ana
yemekler ise; alabalık, kaz ciğeri, tatlı su karidesi, jelatinde jambon ve
ızgaralardan, sülün, karides, çulluk ve dil balığı, garnitür olarak
patates,kuşkonmaz, trüff mantarı ve en sonunda sanatsal olarak zengin finalde
portakal gelatini ve vanilyalı süfle ile biter. Bu gastronomik geçidi asil
şaraplar eşliğinde yirmidört kişinin katıldığı bu yemek, La Reyniere'in yazdığına
göre bin frank ve bahşişler ise 24 frank mutfağa, otuzaltı frank garsonlara
verilen astronomik bir rakamdı. Napoleon
rejiminin yeni zenginlikeri, bunları tadmaktan çok oburlukluklarını tatmin
etmek için yediler.
La Reyniere1802-1812 yılları arasında
" Sahip oldukları varlıkların değerini onurlandıramayan insanlara
adayarak, sekiz cilt olarak yazmıştır. 1808 yılında " Manuel des
Amphytrions " adlı kitabıyla masa düzeni, kuralları ve yemek örnekleri
içeren kitabını yazmıştır. Geçmiş rejimde eğitimini tamamlamış olan olan bu
gastronom, yeni rejimdekilerin cüzdanlarının imkanı içinde, hiç bir zevkden ve
kalitesinden ödün vermeden, tam olarak faydalanmaları için kendini adamıştır.
La Reyniere, jererkik düzende tanımlarını
yapmakta; Gourmet nedir ve obur nedir? Cevaplarında tad-bilirle gourmeti
ayırmamaktadır. Oburu, çok yiyen fakat ölçülü olarak zamanın ruhi zenginliğine
ve midelerinin algılama kapasitesine orantılı olarak görür.
Gourmet, büyük bir iştah
ve mükkemmel bir mideye, doğa tarafından donatılmış bir insan değildir ki.., Bu
özellikleri ancak iri yapılı her insan sahiptir fakat doğmayan durumlarda
gourmet, hassas bir damakla zaman içinde edindiği tecrübeyle tadları
birleştirir. Gourmenin her hissi bir sanat eseridir ve daima damakla armoni içinde
olmalıdır. " Dudaklarına lokmaları getirmeden, dürüstce lokmalarını
seçmelidir. Bunun için derinliklerine bakabilen bir göz, rafine bir ses
algılaması, büyük hassasiyetle tad algılaması ve her tadın tonlarını sezebilen
bir dile sahip olmalıdır." Bunlar fazlaydı fakat La Reyniere'i tatmin
etmemektedir. Yemek yemek onun için aynı zamanda sofra adabı ve maşeretini
bilmek demektir. Misafir onbeş dakikadan fazla bekletilmemeli, beyler
eldivenleriyle masaya oturmamalılar çünkü çizme ve mahmuzlarıyla oturmak bir
tezattır. Yemek yerken kitap, gazete, kitap veya bir mektup okuyan " Bir
ingilizden başkası olamaz. ". Gurme masada tabağında yemek bırtakmaz,
bardağını yarısına kadar şarapla dolu olarak bırakmaz. Ev sahibesinin verdiği
yemeklere itiraz etmez fakat rahatca sindirebildiğinden fazlasını ve
taşıyabildiğinden fazlasını içmez.. Gurme, kendine ikram edileni, dekor ve
iştah yönüyle takdir etmesi yanında, moral-dini duygu-akılcıl konuşmak ve
tadmaktır. Basit bir insan masada
aptallığını öne çıkarır. Moral-dini duygu - akılcıl insan ise masada bulduğu bu fırsatta bütün
parlaklığıyla öne çıkmasını bilir.
Doğal olarak belli şartlarda " Yaşamasını bilen
misafir, ilk iştah duygularının başlamasıyla yaşamaya başlar. Bu ana kadar
yemek yemek ciddi bir meşguliyet olmalıdır. Bu arada hiç kimse basite
alınmamalıdır. Kültür adamı masada seçtiği konuşma konularına dikkat etmelidir.
Yemek sırasında, yanındaki güzel konuşan narin hanımı onurlandırmasını ,rakip
bir yazarın ve müzik kapasitesinin yüceliğini takdir etmelidir. Başarılı yazmak, haberlerin tatmin ediciliği
ile meşhur olan gazeteci, bir gazete altında toplanmıştır ki, o gazetecinin
değildir. Affedilemeyen günah ise, diğerleriyle konuşurken insanların
iştahlarının kesilmesine fırsat vermeleridir. İştah bir gurmenin ruhudur ve kim
bunu bozmaya kalkarsa moralmen bir cinayet işler, dolayısıyla yapılan bu
gastronomik hareketten dolayı ömür boyu
hapisi hakeder."
Gurme misafir olduğu zaman kendisinden örnek verir.
Yemekten zevk alan insana bir ustalık teklif edilirse, yemek salonunun
dekorundan aydınlatmasına kadar kendisini yansıtır. La Reyniere, şimdiki zamandaki lokantaların
loş ışıkları yanlış tahmin etsede, yazılarında devamlı olarak, basit bir
yemeğin iyi aydınlatılmış bir masada verdiği lezzetin, iyi bir yemeğin
karanlıkta yenmesinden daha tatmin edici olduğu, çünkü ışık, onun tanımıyla
yemek yiyenlerin elektronlarıdır.
Zengin ve iyi bir insan için en güzel şeyin
misafirlerini gereği gibi ağırlamaktır. İyi bir masayı donatmak için para
yeterli değildir. Paradan öte dikkat gerekmekte, gastronomi disiplini içinde ve
her dalında eğitim ve hisler gereklidir. Bir mülk ve o parasal zenginliği elde
etmek kolay, bir beyfendi gibi yaşamak ise daha zordur. Bütün bu istenenlere ve
özel tanımlar yanında insanları tanımak ve iyi bir terbiyede gerekmektedir.
Gerçek yemekten zevk alan insan, rafine bir tada sahip olması yanında aldığı
şarapları tadan , yediği gıda maddelerini maksimum dikkatle incelemesi yanında
davet edeçeği misafirleri seçmeliydi yanında , onların sevimli ve gentilmen
olmaları iyi bir karma oluşturması gerektiğini titizlikle düşünür. Misafirler
ise kendilerini davet eden ev sahibesine teşşekkürlerini ve ona hayranlıklarını
dile getirmeyi unutmamalıdırlar.
La Reyniere
yenisınıfı, geçmişte yaşayan ejdere benzetirdi. Topluca iyi yaşamak ve toplumun
bir ferdi olarakta kendi iyiliği içindir. Kendisine yapılan hürmeti doğal
olarak gastronomi yardımıyla ele alıyordu. Bu korkulu kritikciye,
restorantların en iyi lokmaları sunulurken, diğer iktilal zengini beylere öğlen, akşam, gala ve özel yemeklerde
hesaplarını sunmaktan çekinmemektedirler. Kritiklerinde bazen sürpiriz
değerlendirmeler, bazılarında hoşuna giderken, Art Culinarie yazarı Marchese de
Cussy ki onun gastronomik alanındaki en yakın rakibidir ki, onu sinirlendiriyordu.
Ona göre La Reyniere çok konuşmakta ve basit yerleri o kadar çok yazmaktadır ki
onda kaçma arzusu yaratmaktadır.
Onu izleyenler, değişik
alternatifler olmasına rağmen onu terketmezler. Onun verdiği eğitimi,
eserlerini okumakta ve onunla tartışmak için yapmaktaydılar.
Pariste La Reyniere öndegelen bir kişiydi, çok geçmeden ünü
fıransa dışına taşar.
Almanya da Baron
Von Varest onun Fransız gastronomisinin Corneillesi
olarak klasik damak tadının sunucusu ve başı olarak tanımlar. 1852 yılında
İngilterede Almanach des Gourmendes, Art of dinning olarak basılarak
onurlandırılır. " İlk ve gerçek olarak ruhi, asil davranışları,
gastronomide kalıcı bir yapıdır." Gerçekten bu sanat eseri, basit bir moda
dergisinden öteye gastronominin bir klasiğidir. Kalıcılığını ve geçerliliğini
koruyan bir bölümü " Calendrier Nutritif" dır. Burada yazar,
beslenmenin gıda malzemelerini satan için önemli olduğunu belirtir. Şatafatlı
stiline rağmen, La Reyniere kendisinde
XVII yy. razionalizmi, düzeni ve buna dahil olarak (son olmayan) doğanın dağıttığı hediyeleri bir takvim
düzeniyle dağıtmasını bulur.
Ocak
ayında gurmelerin yılı başlar ve bu ayda sığır eti çok iyi ve bolca, pembe
butunun kızartması güzel olur. Bu arada av etleri de bolçadır. Tavşan, dağ
keçisi, ve yaban domuzlarının yavru ve yetişkinleri, gurmenin ağzına uçanlardan
yabani ördek, çulluk, sülün, keklik(kırmızı etlilerin en iyisi), çil
tavuğu(vescovoların içinde kardinal gibi öne çıkar), sonuncu ve diğerlerinden
eksiği olmıyan evcil domuz ki.. La Reyniere canlıların önünde şapkasını
çıkardığı gibi kesilmişlerini göklere çıkartır. "Domuz olmasa, domuz yağı
akibinde iyi olmıyan bir mutfak, domuzsuz jambon, suçuk ve torbalı salamlar
olmıyaçağı gibi kan salamı ve salam ceşitlerine elvada diyebiliriz. Domuzu
tanımayarak sindirim bozukluklarına karar veren tabibler bilinki sizin tacınıza takılmış kıymetli bir
taştır."
Beslenme takviminde Şubat ayın geçen aya göre
yükselen, etlere ilave olarak kanatlı hayvanlardan ilk ötümlük genç horozlar ve
tavuklar başta gelir. Bu ayda kazların başladığını yazar fakat bu onun gibi bir
üstadında hatalara düşebileçeğini gösterir.
Mart ayında ilk turfanda lezzetler ve bolça deniz balıklarından kalkan
balığı(denizin fagianosu), kılıç balığı, somon balığı, dil balığından tatlı su
balıklarına geçilir. Nisan ayında kuzu etleri, jambon ve kuşkonmazı belirtir.
Mayıs ayı ise onun için uskumru, güvercin, bezelye ve tereyağı zamanıdır. Bu
ayın aşık gurmeler için olduğu fakat kıusa süreli olmasına karşı gurmeler için
asırlar sürer. Haziran, temmuz ve agustos ayları gurme gözüyle bir özellik
taşımaz. Sonra eylül gelir ve
beraberinde istiridyeler turfanda olduklarından gurmeyi tatmin edeçek seviyede
olmazlar. Aralık ayını beklemöenin daha iyi olaçağını belirtir. Eylül'deki diğer ağzı sulandıranlardan ( saygı
duyulacak av etleri ve daha sonraki aylarda daha da iyileşeçektir. Bu ayın sebzelerinden enginar baş köşede..,
yumurta pazarda çoğalır. Hem lezzetli ve ucuzdur ki kaliteli gıdalartla beraber göz önüne alınmalıdır. Yumurtasız kremalar, tatlılar ve tatlı
antreler olmaz. Fransada 543 tip değişik şekilde pişirilirken günlük
pişirilenler hariçtir. Mutfak sanatına
yeni kreasyonlar yapan bir sektördür. Hiç bir zaman bitmez. " Allah'ın,
insanlara iştahlarına en büyük hediye olarak yumurtaları verir."
Ekimde,
gastronomik diyagram yükselmeye devam eder. Sığırlar ve koyunlare
şişmanlar. Kasım ayında ise balık ve etlerdeki kaliteleri gurmeleri seçmekte
zorlar. Her şey yılbaşındaki büyük yemek için Franmsızların Noellerini
kutlamaya hazırdır. Gurme zevkleri önceden ve masaya oturmadan tadamazlar çünkü
Fransadaki Noelde şehir bir gösteri merkezine
dönüşmesi ve iştahların doruk noktalarına çıkışını izlemek gerekir. Kasaplar bir balo salonu gibi aydınlık,
restoranlar dolu, ızgaralarda şişler devamlı ve durmadan dönmekteler ve her
kimse ne kadar meşgul olsada midelerini tatmin etmek için bu konuyla ilgili
insanlarla çalışırlar. Noel olduğu zaman gıda maddelerinde büyük bir tüketim
olur. Hattaa devamlı et yenerek oruçlarını ve diyetlerini unuturmuşçasına
yerler. Domuzlar buna kaytkılarını koyar ve bu gecedeki tercihlerimizin
başarılı olması için garnütürdür. Böyle
günlerde pariste dolaşırken La Reyniere babalar yaşamak için yemekte ve
çocuklari ise yemek için yaşadıklarını izlemekteydi. Napoleon'un bir politikası olarak ve
kendisinin gastronomik olarak öncülük yapmasıyla, insanların gelişmesinde haklı
olduğunu göstermektedir.
İmaparatorluğun çöküşüyle La Reyniere Villers sur
Orgedeki köy şatosuna çekilir. Burada Pariste frende tuttuğu arzularınının
gemini boşaltır. Kısmen de olsa beraber yaşamak için yanına bir domuz alır ve
masada beraber yemek yemesine müsade ederdi.
1818 de bir ölüm haberi alan dostları La Reyniere
nin cenazesinişn, 7 temmuz öğleden sonra saat 16 da kalkaçağını öğrenen
dostları, Paristen Villiers sur Orgeye gelirler.
Bir ölüm yasında bulunan
bir salona alınırlar. Kapalı bir tabutun önünde hüzünllü ve saygılı geçerler.
Aniden arka tarafta açılan kapılar yemek salonuna bakar. Masanın üstünde
dünyanın en iyi yiyeçekleriyle donatılmıştır ... ve masanın başında öldüğü
söylenen şahıs oturmakta ve misafirlerinin hemen masaya oturmalarını
istemektedir çünkü yemekleri soğuk yemek fikrini kabul edemiyordu.
25 aralık 1837 yılına kadar garip ve hoş şakalarına
devam eder ve Noelden sonra 69 yaşında bu üstat hayata veda eder.
22.05.97
EMRULLAH GUMUSTAS
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder