TARİH SAYFALARINDAN BİR İÇEÇEK
KAHVE
Şeytan
gibi siyah,
Cehennem gibi sıcak,
Bir melek gibi
saf ,
Bir aşk gibi tatlı.........!
kahveden başka ne olabilir ki.
Tarihe adını yazdırmış bu gıdamızın en ince ayrıntılarına
söyle bir göz atarsak, toplumumuzda özel
bır yeri olan kahve güzel bir yemekten sonra,bir kıymetli ahbabımızın
ziyaretinde, bir iş muhabbetınde masamızdan eksik
olmayan bu kara taneli gıdanın ve kırk yıllık hatırını kenara
atamadığımız, kahve içten ve sıcak bir dostluk sembolüdür. Kahve telvesinden
bakılan faldan tutun da, kız istemeye gidene kadar yaşamın çok farklı
kesitlerinde , yaşadıklarımızın devamlı tanığıdır.
Zaman
mefhumunu aşarak bizlere gelen kahvenin tarih sayfalarını aralayınca; Yemen'li bir çoban, keçilerini otlatırken, hayvanlarının
uyuma-dıklarını ve huysuzlaşmaları
dikkatini çeker ve müftüye nedenini sorar. Müftü hayvanların yediklerine dikkat etmesini
söyler. Keçileri dikkatle
izleyerek kırmızı, küçük bir kiraza benzer meyveleri yediklerini görür.
Bunlardan toplayıp müftüye getirir. Müftü bunları bütün olarak yer. Fakat bir değişiklik olmaz.
Öğütüp suyla pişirip yediği zaman
sanki bir mucize olur. Toplumun beğenisini kazanarak Somalya ve
Etopya bölgelerinde yaygınlaşarak
sosyo-kültürel bir alışkanlık olur. 1511'de
genç ve Azimli Mekke sultanı göze
batmak ve önder olmak için kahveyi yasaklar.
Kuranın bir ayetinde " şeytan bazı
zamanlar şarap,oyun, imaj, tavla
zarı şekillerini alabilir "'der. Dolayısıyla bu neden kahve olmasın; Bu şeytanın
bir silahı olabilir diyerek yasaklar. Bilgili ve açık fikirli kişiler ise
tüketimine bir sınırlama getirmezler.
Bu Osmanlı devletine
kadar karmaşık bir şekilde gider ki. Tek bayrak altında toplanan İslam
Ülkelerinde kahve askerlere ve ilim adamlarına kuvvet verir. Macaristan'ın
fethiyle doruğa ulaşır. Artık Osmanlı toplumunun bir simgesidir. Bu kiraz
büyüklüğündeki kahve meyveleri 1543 yılında, Kanuni Sultan Süleyman zamanında
gemilerle Osmanlıya gelmeye başlar .
Osmanlı İmparatorluğu
zamanında, İstanbul'da ilk açılan kahvehane, 1555 yılında
Halepten gelen Hakim adında herif ile şamdan da Şems adında bir zarif,
tahtakalede bir büyük
dükkan açıp (kahve füruşluke) burada okur-yazar mahallesinden nice zarifler burada toplanır.
Kimi tavla oynar, kimi satrança gömülür, kimi sanat üzerine konuşmalarıyla bir
araya gelip muhabbet ederler. İlk içimine başlanan kahveler, kahve kaplarında (küçük
güğüm veya ibrik) kaynatılarak pişirilirken, kepçe yardımıyla bakır fincanlara
konularak içilirdi. Kahvenin kabuğundan da bir içki hazırlanırdı.( Sultanın
oğlunun sünnetlerini anlatan surname yazılarında cizili minyatürlerde
görülmektedir.) Üzerinde köpük bulunmazdı.
Çok çabuk yayılan kahveler Evliya
Çelebinin 1630 da adım adım dolaşarak, İstanbulda 55 kahvehane ile
100 ocakcı ve çırağının çalıştığını saptar. II. Selim , III. Murat zamanında
600'ü geçer . IV. Murat 1633 yılı
sonlarında Osmanlı İmparatorluğundaki kahvelerin kapatılmasını emreder. Nedeni
ise Sefer ayının 27 cuma günü kuşluk zamanı Cibalide çıkan bir yangının 24 saat sonra zorla söndürülmesınden sonra olur. Bu kahveler
bekar odasına dönüştürülürler. Bu
zamandaki büyük kahveler, setli, sütünlu ve ortasında havuz
vardır. Oçaklar çinili ve oymalıdır. Oçak,sıçak su kabı, çaydanlık bulunur.
Ocağın kenarında kahve takımları, fincanlar, tabaklar yer alır.
Cezveler yerli yapımı ve bakırdandır.
Toprak tava, kahve değirmen, kahve ve
şeker kutusu ile soğutucusu hemen yanındadır. Tavla,
iskambil kağıtları, ocağın hemen sağında yer alır. Kahvecinin yerine kimse
oturmaz. iyi su kübü, kapağı ve maşrapasıda yanında durur. Kahvenin duvarlarını
genellikle Edirne aynalarıyla
süslüdür. Eksik olmayan tabela ise şudur.
"gönül
ne kahve ister, ne kahvehane
gönül ahbap ister, kahve bahane"
diyen kahvehaneleri geride
bırakırken, kahvenin Avrupalı olabilmesi için 1863'te Viyana kuşatmasında yenilip 25000 çadır ve
erzağını Alman ve Polonya
ordularına bırakıp çekilmesi gerekir. Bu
erzaklarda bulunan kokulu kahve çuvallarını hayvan yemi sanarlar ve
Kolschinzky adlı şahsın uyarmasıyla
son anda kurtulur. Kolschinzky zamanında Türklerle
beraber bulunmuş olduğundan,bu kahve tanelerini öğütüp
kaynattıktan sonra süzüp, içine krema ilave ederek
meşhur Viyana kahvesini yapar. Viyana'da açtığı bir dükkanda bunu
tattırır ve satar. Avrupa'ya hala
yayılmış değildir. 200 yıl sonra
Fransa Kralı Luigi XIV.'yi
ziyarete giden Sultan Mehmet IV'ün elçisi Süleyman Ağa, bunu Fransa'ya, Viyanada ise
elçi Mehmet Ağa tanıtır. Ancak 1702'de populerliğe
kavuşur. Bunu da İtalyan Procopio Dei
Cultelli'nın Procope adlı kişinin Venedik'te lüks bir kahve açmasıyla yayılmaya
başlar. 1676'da Venedik senatosunun aldığı bir kararla ,ticari gemilerinin
kahve ticareti yapmalarını teşvik eden bir karar alınır. Avrupa'da pazar
oluşturmak için mücadele
veren tüccarlar başarılı olurlar. Kahve ticaretini
uzun süre ellerinde tutarlar. Venedik'te ilk kahvehanesi 1683 yılında " bottega
del caffe'" açılır ve yaygınlaşmaya başlar. 1770'de kahvede altın yıl
yaşanır. Önceleri bir ilaç olarak getirilen kahve, hızlı bir
tüketimle alışkanlık yaratıp, 1759'da San Marco
meydanıyla Rialto köprüsü arasındakı kahvehaneleri 99'a şehrin diğer
yerlerindekileri 107'de dondurmuşlardı. 1703'te ise bu sayı 218'ı bulur.
XVIII.yüzyılda İtalya'nın bir çok
yerlerinde yeni kahveler açılır. Bunlar Venedik'te Caffe Florian, Romada Caffe Greco ile
Padova'da Caffe Pedrocchi'dir. Buralara genellikle artistler, ressamlar, yazarlar ve
filozofların toplandıkları yerlerdi.
Zamanımıza kadar buna karşı çıkanlar ve bunları
suistimal edenler çok olmuştur.
Kahve
ağacı, gölge bitkisi ve 6-8 metreye kadar büyür. Ancak iki metrede budanır.
Yüksek ısı ve aşırı yağış isteyen bitki, soğuk ve rüzgardan korunmalıdır. Kahve
meyvesi elle toplandığı için çok emek istediğinden pahalıdır. Kahve Rubiacea
sınıfından,Coffea Arabica adlı bitkinin bir ürünüdür. Asya, Afrika ve
Amerika'da yetişen bir çok çeşidi vardır. En meşhuru
Arabistandan gelen Mokka çekirdekleri koyu sarı yanında Hindistanınki açık
renkli, Seylan'ın ve Berazilya'nınkiler ise mavimtırak yeşildir. Arabica,
Robusta ve Canefora olmak üzere üç tip kahve bitkisi bulunur. En kaliteli ve
makbul olanı Arabica türüdür. Robusta türü Afrika ve Endonezya'da yetiştirilir.
Güney ve orta Amerikada , Arabica türü yaygındır.
Meyvalar toplandıktan
sonra güneşte kurutulduktan sonra
mekanik veya fermentasyon yoluyla kabukları ayrılır.
Tekrar kurutulduktan sonra
dövülerek üstleri temizlenmiş
olarak yeşilimsi - sarımtırak bir
renkte satışa sunulur. Buradan kavurmaya gider ve kavurmada
200-220 santigrad derecede yapılır. Bu işlemde içinde bulunan şekeri karamelize
ettiği gibi, selüloz lifleride karbonize olur. Tipik kahverengini alır. Peşinden
soğutmaya bırakılıp değirmenlerde
öğütülür. Genellikle kahvede %1-2 oranında kafein, %1 trigonellina ihtiva eder. Kafeone ise karakteristik tadını verir. %11 protein, %15
yağ, pp vitamini ihtiva eden düşük
kalorili bu gıdamızı şeker
takviyesiyle güçlendirerek, dar anlardaki kalori ihtiyacımızı
karşılarız. Sinir sistemimize, damarları gevşetici etkisi,
pisiko - fizik etkilerimizi aktive eder. Günde üç kahveyi geçmemek
şartıyla!
Kahve türleri
Kahve Mırra : Arap kökenlı sert bır kahvedır. genellıkle 7 veya 11 cezvenin
kuzine üstünde yoğunlaştırılmasıyla elde edilir. Kaşıkla içileçek kadar
sert ve yoğundur.
Kahve Espresso: İtalyan
kahvesıdır. buharın sıddetle kahve üzerıne vurulup kahvenın
özünü alarak fınçana dolmasıyla olur.
ne kadar
az alınırsa okadar kuvvetlı olur.
fazla ıçılırse dıkkat edılmelıdır.
Türk Kahvesı : Toplumumuzun bır sımgesı. yapımı kolay, kayıf verıcı ve yumuşak ıçımlı bır kahvedır. dostlarla tadı bır başka olur.
Neskahve : Liofilize tekniğiyle (suyunun teknık
metodlarla uçurulmasıe hazırlanır. sıçak
suyla karıştırılır ve yapımı kolay
ıçımı uzun bir kahvedir.
toplumumuzda tutulan kahvelerdendir.
Filtre kahve: Arabika türünün
pişirildikten sonra kağıttan geçirilmesi.
Az şekerli sözlük
Telve: Kavrulmuş kahve kırılıp
piştikten sonra dibe çöken, içilmeyen kısım.
Kapucino: İtalyan usulu sütlü
kahve.
Espresso: Mıld Arabica kahve
çekirdeğinden mamül, telvesiz İtalyan kahvesi.
Filtre
kahve: Arabika
türünün pişirildikten sonra kağıttan geçirilmesi.
Granül
kahve:
Kristalleşme veye liofilizasyonla üretilmiş, suda eriyen kahve.
Liyofil
kahve: Vakum
ve soğutma teknikleriyle yapılan granül, suda eriyen kahve çeşidi.
ÇEŞİTLİ DİLLERDE KAHVE
İngilizce COFFEE, Çince KAİ FEY, Danimarka ve İsveç'ce KAFFE,
Fince KAHNİ, Hollandaca KOFFEI, Fransızca ve İspanyolca ve Portekizce CAFE,
Almanca KAFFEİ, Yunanca KAFEO, Arapca KAHVA, Macarca KAVE, İtalyanca CAFFE,
Farsça KEHVE, Rusca KAPHE olarak biliniz.
DÜNYADA KAHVE TÜKETİMİ
Ülke Kişi başına senelik Kg
Finlandiya 13.3
İsveç 11.1
Avusturya 10.2
Danimarka 9.6
Norveç 9.6
Hollanda 9.3
Almanya 7.9
İsviçre 7.5
Fransa 5.8
İtalya 5.2
Belçika 4.5
ABD 4.3
ispanya 4.2
ORGANİZATİON İNTERNATİONALE DU
CAFE' nin anketinden alınmıştır.
yazan emrullah gümüştaş
rıstorante ıtalıano
cumhurıyet
cad. 6/b
elmadağ 80200
ıstanbul
KAHVE TÜRLERİ VE ÖZELLİKLERİ
1-HAFİF SERTLİKTE
MEXICAN STEWARDSHIP:
HAWAIAN KONA:
2-ORTA SERTLİKTE
COSTA RICA LA MINTA TARAZU:
GUATEMALAN FINCA DOS MARIAS:
COLOMBIAN SUPREMO:
JAMAICAN BLUE MOUNTAIN:
KENYA AA LIMITED:
ETHOPIAN YIRGACHEFFE:
PEABERRY TANZANIA:YEMEN MOCHA
MATTARI:
3- SERT KAHVELER
LA MINTA VOENNESE ROAST:
SUMATRAN MANDHELING:
CELEBES KALOSSI (SULAWESİ):
ESTATE JAVA:
ITALIAN ESSPRESSO:
INDIAN MYSORE:
AROMALI KAHVELER
CHOCOLATE RASPBERRY-
CHOCOLATE CREAM DE NOISETTE
STARWBARRY CREAM DE NOISETTE
FRENCH VANILLA:
IRISH CREAM
RAIN FOREST NUT
SWISS CHOCOLATE ALMOND
HAZELNUT
AMARETTO
CINAMON CREAM DE NOISETTE
WHITE COCOLATE MOUSSE
KAFEINSIZ KAHVELER
COLOMBIAN DECAF
FRENCH VANILLA DECAF
HAZEL NUT DECAF
Johns cafe shopun broşüründen
97
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder